Bir takım düşünceler + déclencheur

Hamburg'da yine soğuk bir sabahın odama terbiyesizce soktuğu soğuk gölgeleriyle uyanıyorum. Hafif bir baş ağrısı, kalkma isteği, kalkamama. Miskinmek kelimesinin anlam kazandığı bu naif sabahların (hele ki okulda ya da işte yapacak pek bir şey yoksa) en güzel uğraşı Matildamsı tavırlarla pencerenin kenarına oturmak dışarıyı seyretmek ya da seyretmemek, triplere girmek.

Hava puslu, kapalı, ıslak. Bünyede siyah beyaz fotoğraf çekme isteği var. Zira öyle de yapıyorum, fotoğraf makinemi alıyorum dışarıya sarkıyor fotoğraf çekiyorum. Fena olmuyor. Bu amaçsız fotoğraf çekme düşüncesi geçenlerde geldi aklıma. Sürekli içinde bulunduğum çevreye, kullandığım eşyalara, gördüğüm insanlara daha yakından bakma isteği gibi bir şey. Evet son derece kolpa düşünceler içerisinde bir Aralık ayı yaşıyorum. Nedendir beybi diyorum kendime? Nedeni basit: Erken menopoza giriyorsun diyor iç ses (Garip bir şey: Her gün farklı bir iç sese sahibim. Bugünkü Chuck Palahniuk'un)

Fotoğrafları banyo etmiyorum ama üzerlerinde manipülatif güçlerimi kullanarak çalışıyorum, ve bir şey fark ediyorum: Bu işle uğraşırken fotoğrafların içeriğiyle ister istemez bir bağ kurulıyor. Ben kuruyorum en azından. Bu da nasıl bir şeyse, "bağ kurmak". Geçmişle ilişkilendirmek mi yoksa düpedüz bağ kurulan obje, imge her neyse onu gaddarca (iç ses: Haggardca?) sahiplenmek mi bilemiyorum. Umarım nedeni sahiplenme dürtüsüdür, çünkü eğer öyleyse deklanşörümün düğmesine basar basmaz her şey be-nim-dir.

Be-nim süt kutum.

Be-nim Süt Kutum!

0 comments:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Powered by Blogger